17 Mayıs 2011

Virüslerden Kurtulma yolları 3

Açıklar ve karşı önlemler
İşletim sisteminin virüs saldırılarına karşı açıkları [değiştir]
Biyolojik virüsler ile bilgisayar virüslerinin birçok yönden benzeştikleri bilindiktir. Bir topluluk içerisinde genetik çeşitlilik ne kadar fazla ise, herhangi bir hastalık virüsünün o canlı topluluğunu yok etmesi o derece zorlaşmaktadır. Aynı şekilde bir ağ üzerindeki yazılım sistemlerinin çeşitliliği, virüslerin tahrip ediciciliğini sınırlamaktadır.
Microsoft'un masaüstü işletim sistemleri ve ofis yazılım paketleri pazarında üstünlük sağladığı 1990'larda bu durum özel bir ilgi yarattı. Microsoft yazılımları kullanıcıları (özellikle Microsoft Outlook ve Internet Explorer gibi ağ yazılımları kullanıcıları) virüslerin yayılımı karşısında savunmasızdırlar. Microsoft yazılımları, şirketin masaüstü işletim sistemlerindeki nicelik olarak üstünlüğünden ötürü birçok virüs yazıcısının hedefidir ve virüs yazıcılar tarafından suistimal edilen birçok hata (bug) ve açıkları bünyelerinde bulundurduklarından sık sık eleştiri almaktadırlar. Gömülü (entegre) yazılımlar , dosya sistemlerine erişim imkânı tanıyan betik dillerini içerir uygulamalar (örneğin VBScript ve ağ oluşturma uygulamaları ) da saldırıya açıktır.
Her ne kadar Windows virüs yazıcılar için en gözde işletim sistemi olsa da bazı virüsler diğer platformlarda da gözlenmektedir. Üçüncü parti yazılımları yürüten herhangi bir işletim sisteminde teorik olarak virüsler çalışabilir. Bazı işletim sistemleri diğerlerine nispeten daha az güvenlidir. Unix temelli işletim sistemleri (ve Windows NT temelli platformalar) kullanıcıların yürütülebilir uygulamaları sadece kendilerine ait sınırlandırılmış alanda çalıştırmalarına izin verirler.
2006 yılı olarak Unix tabanlı işletim sistemlerinden biri olan Mac OS X'i hedef alan açık suistimali (exploit)[4] oldukça azdır. Bilinen güvenlik açıkları ise solucanların ve truva atlarının suistimal ettikleri açık sınıflandırmalarına dahil edilmektedirler. Apple'in Mac OS Classic olarak bilinen eski işletim sistemlerine yönelik virüslerin sayısı, bilgi kaynaklarına göre değişiklik arz etmekte. Apple sadece 4 , bağımsız kaynaklar ise 63 kadar virüsün işletim sistemine bulaşabileceğini belirtmekte. Kesin olarak söylenebilir ki Unix tabanlı olmasından ötürü Mac Os işletim sistemlerinin güvenlik açıklarından suistimal edilmeleri diğer işletim sistemlerine nispeten daha güçtür . Macintosh bilgisayarların sayıca az olmasından ötürü Mac virüsleri sadece bir kısım bilgisayarı etkileyebilir ki bu durum virüs yazıcılarını pek cezbetmemektedir. Virüslerden etkilenme nitelikleri ,çoğu kez Apple ve Microsoft arasındaki karşılaştırmaların temelini oluşturmaktdır.
Windows ve Unix benzer betik yeteneklerine sahiptir, ancak Unix normal kullanıcıların işletim sistemi ortamına erişimini engelleyerek olası değiştirmelerin önüne geçerken , Windows bunu yapmaz. 1997'de Bliss olarak bilinen Linux'a yönelik virüs ortaya çıktığında, önde gelen antivirüs şirketleri Unix benzeri işletim sistemlerinin (Linux da Unix tabanlıdır) Windows gibi virüslerin esareti altına girebileceği öngörüsünde bulundu.[5] Bliss, Unix sistemlere yönelik tipik bir virustür. Bliss, kullanıcının kendisini çalıştırması ile aktif hale gelir ve sadece kullanıcının erişim haklarının olduğu alanları (ya da programları) enfekte eder. Windows kullanıcılarının aksine birçok Unix kullanıcısı, program yüklemek ve yazılım ayarlarını yapmak gibi durumlar haricinde yönetici hesabıyla oturum açmazlar , dolayısıyla kullanıcı virüsü çalıştırsa bile virüs işletim sistemi dosyalarına bulaşamayacağı için sisteme zarar veremez . Bliss virüsü hiçbir zaman çok yaygınlaşmadı ve daha çok araştırma merakı aracı olarak kaldı. Daha sonra kaynak kodu , yaratıcısı tarafından araştırmacıların nasıl çalıştığını inceleyebilmeleri adına Usenete postalandı.[6]
Yazılım geliştirmenin rolü
Yazılımlar sistem kaynaklarının izinsiz kullanımını engelleyecek güvenlik özellikleri ile tasarlandıklarından , birçok virüs sistem ya da uygulamalardaki yazılım hatalarını (bug) suistimal ederek yayılırlar. Yazılımlarda çok sayıda hata (bug) yaratan yazılım geliştirme stratejilerinde diretmek, aynı zamanda birçok potansiyel suistimalin de temel kaynağı olacaktır.
Microsoft ve patentli yazılım üreten şirketlerin tercih ettikleri kapalı kaynak yazılım geliştirme süreci birçokları tarafından güvenlik zafiyetinin temel kaynağı olarak görülür. Açık kaynak yazılımlar (GNU Derneği Yazılımları vb.) kullanıcıların uygulama kodlarını incelemesine olanak tanır ve güvenlik problemlerini çözmek için sadece tek bir kuruma bağlı kalınmak zorunluluğunu ortadan kaldırır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder